Tekilin içindeki çoğul ‘Ferit Edgü’
“Yazın yaşamında kimi zaman kendinden söz ederken yorulur Edgü, kimi zaman da kimsenin gerçeği söylemediğini fark ettiğinde. Edgü, bu dünyanın yorgun ama dirençli bir kalemi olarak aramızdan ayrılır…”

Ferit Edgü | Fotoğraf: Kadir İncesu
Tarık Özyıldırım
“Biz yalnızlıkta yazdık. Bireyselliğe yer olmayan bir toplumda, birer aykırı olarak, birer horlanmış olarak yazdık. Kendi benzerlerimizi bulmak için yazdık.” ¹ Ferit Edgü, ilk hikâye kitabı olan “Kaçkınlar”ın son sözünde yazma serüveniyle içindeki var olma tutkusunun birlikteliğini bu sözlerle dile getirir. Bir Proust gibi, bir Kafka gibi, bir Virginia Woolf gibi, yazdıklarından başka bir şey olmayan diğer yazarlar gibi…
Sait Faik’in paltosu
Ferit Edgü, okula gitmeden okuma yazmayı öğrenir. Kitaplarla dünyasını tanımlar. Çantasında, elinde, aklında hep kitaplar vardır. Çocuk yalnızlığının sırdaşı olan kitaplar... Halide Edipler, Yakup Kadriler, Reşat Nuriler, Tolstoylar okur daha çocuk yaşlarda. Bunca okumaya karşın edebiyatla tanışmasını Sait Faik’in Şahmerdan kitabındaki öykülere bağlar. “Edebiyatla ilk tanışmam Sait Faik’in Şahmerdan’ıyla oldu… Bana el eden, beni yepyeni bir dünyanın içine çeken Sait Faik’in Şahmerdan’daki öyküleri oldu. Demek ki öyle sıradan insanların, günlük yaşamları da yazılabiliyordu… Sait Faik’le karşılaşmam gözümü açtı.”²
Edgü, Dostoyevski’nin “Hepimiz Gogol’un paltosundan geliyoruz.” sözünü Sait Faik’e uyarlar. “ Benim kuşağımın öykü yazarlarının büyük çoğunluğu da Sait Faik’ten geliyor.”² Edgü; Sait Faik’i, Franz Kafka’yı okuduktan sonra onlarla arasında bir kan bağı olduğuna inanır.
Başkasını yaşamadım ki
Edgü’nün kalemine, 13-14 yaşlarında önce dizeler değer. Babasıyla beraber sarılıktan yattığı dönemlerde haftada yetmiş seksen şiir yazar. Edgü, bu şiirleri bir çocukluk hevesi olarak görür, onları görmezden gelir. Edgü, Sait Faik’i okuduktan sonra kalemini şiirden hikâyeye taşır. İlk hikâyelerini de şiirleri gibi sahiplenmek istemez Edgü. “ Çok şükür, biri hariç, bu öykülerden hiçbirini kitaplarıma almadım. Ben öldükten sonra da kitaplarda yer almalarını istemem. Belki Sait Faik etkisi.” ²
Edgü, kendi sesini buluncaya dek kitap çıkarmaz. Paris’e resim eğitimi için gittiği esnada dostu Vedat Günyol’un yardımıyla ilk öykü kitabı “ Kaçkınlar”ı 1959’da yayımlar. Kaçkınlar; Edgü’nün kendisiyle hesaplaşmasının öyküsüdür, var oluş sorunun öyküsüdür, birey olabilme çabasının öyküsüdür, başkasını yaşayamamasının öyküsüdür.“ Yalnızsın sen. Ve hep yalnız kalacaksın. Ta ki, benim gibi yalnızlığı bilen bir denginle karşılaşana dek.” ¹
Edgü; Kaçkınlar’dan sonra Bozgun, Av, Bir Gemide, Çığlık öyküleriyle yazın yolculuğuna devam ederken minimal, küçürek öykülere yelken açar. Do Sesi, İşte Deniz Maria, Yolun Gittiği Yer ve Yazmak Eylemi adlı küçürek öyküleriyle insanların anlık durumlarını kadrajına alır.
“Baba neden bizim sokaklarda gülen insanlar yok?”“Bizler, gülmeyi bilmeyiz oğlum.”“Ama neden?”“Kim bilir, belki yüzyıllardır ağladığımız için.” ³
İkinci doğumum Hakkâri
Edgü, 1963 yılında eğitim gördüğü Paris’ten, askerliğini öğretmen olarak yapmak için yurda döner. “Paris’ten, Türkiye’ye döndüm mayıs başlarında ve üç ay sonra da Hakkâri’ye gönderildim… Özel olarak gönderildiğimi biliyordum, öğrenmiştim. Yani tam bir sürgün.”
Edgü, önceleri sürgün olarak gördüğü Hakkâri’nin Pirkanis köyüne gitmek istemez. Fakat bir karar vermişti ve bu kararından dönmek istemez. İyi ki de dönmez. Kaleminin ucu sivrilecek, kendi deyimiyle tekilden çoğula, tekil içindeki çoğula yöneldiği bir döneme girecektir Edgü. İnsanların yalınayak çaresizliğini, ölümün, yoksulluğun, hastalıkların soğuk yüzünü yaşar altı ayda. Edgü, özellikle Hakkâri’de Bir Mevsim romanıyla insanoğlunun derinden yaşadığı bu çaresizliğe ses olur. İnsanların ne kadar kısa yaşayıp ne uzun öldüklerini görür. Yaşamadan ölenleri, hastalıktan kırılan çocukları, kimsesizliğin içinde bir halkı yazar. “Gelecek kimse yoktur Hocam. Gelecek hiç kimse yoktur. Senin yazdığını onlar da bilirler. Onlar da duymuşlar. Ama gelecek kimse yoktur.” ⁴
Edgü; Kimse, Hakkâri’de Bir Mevsim ve Doğu Öyküleriyle sessizliğin sesini yansıtmak ister yaralı sözcüklerle. Hakkâri’den, oradaki insanlardan, çok şey öğrenir; çok şey öğretmek isterken. Artık, yazın dünyasında köklü değişiklikler olur Edgü’nün. “Sözcükler benim olabilir ama anlamlarını, Hakkâri’nin dağlarından, taşlarından, yaz kış erimeyen toktağanlarından, çaresiz insanlarından aldım.”²
Yorgun ama dirençli
Edgü, bugün 89 yaşında, Hakkâri’de Bir Mevsim’in yazarı olarak, Doğu Öyküleri’nin, Kaçkınlar’ın yazarı olarak. 75 yıllık yazın yaşamında kimi zaman kendinden söz ederken yorulur Edgü, kimi zaman da kimsenin gerçeği söylemediğini fark ettiğinde. Ve Edgü, bu dünyanın yorgun ama dirençli bir kalemi olarak aramızdan ayrılır yazdıklarım gördüklerimdir, gördüklerim de yazdıklarım diyerek.
Ferit Edgü, Leş Toplu Öyküler, Everest Yayınları 1.Baskı 2021 İstanbul
Ferit Edgü, Sözlü/Yazılı, Yapı Kredi Yayınları 1. Baskı 2016 İstanbul
Ferit Edgü, Yolun Gittiği Yer, Everest Yayınları 1.Baskı 2021 İstanbul
Ferit Edgü, Hakkâri’de Bir Mevsim, Everest Yayınları 12.Baskı 2024 İstanbul
Evrensel'i Takip Et